Entelektüel yayıncılıkta yeni bir açılım.

Müslüman İspanya`nın tarihi: Endülüs

Efsaneler, Cid’i kuşatıp yüce bir kahraman yaparken, öyküler Roland’ın Roncesvalles geçidindeki cesur duruşuna cazibe kazandırmıştır. İlgi odağı sadece Mağriplilere karşı verilen mücadele değildir. Batı Avrupa’nın kaba Hıristiyan krallık ve dukalıklarının daha yüksek kültür alanı olduğunu, bu bölgenin maddi zenginlik içinde yaşayan insanlarının müzik ve şiirin letafetinden zevk aldıklarını anlamışlardı; nitekim onlar da zamanla bu kültürden alabildikleri kadarını devraldılar. Romantik akımla birlikte bu eski hayranlık bir ölçüde yeniden canlandı ve hiç şüphesiz “Elhamra” artık bilinen bir kelime, tarih haline geldi.

ENDÜLÜS: SORULAR VE CEVAPLARI


Müslüman İspanya hakkında konuşan sıradan bir tarihçi bile konuyu yeterince çekici bulmaktadır. Doğu kültürü Avrupa’ya Endülüs’ten girmiş ve arkasında görkemli mimarî eserler bırakmıştır. Endülüs, çeşitli kültürler arasındaki yakın ilişkiye dair önemli bir örnek sunmaktadır. Bu kültürün belli başlı anıtlarını ziyaret etmek, nispeten kolaydır ve zevklidir. Bunun yanı sıra, Müslüman İspanya’ya dair yapılan bir araştırma, tarihî süreçlerin, genel tabiatıyla ilgili sorulara cevap vermektedir. Bu tür sorulara, bu kitapta cevap aranmaktadır.

Soruları üç bölümde şöyle değerlendirmek gerekiyor; İlk olarak, bizatihi Müslüman ispanya’nın kendisine bakılmalıdır. O, kendi hesabına genellikle büyük ve ihtişamlı başarılara sahip olarak görülmektedir. Fakat onun büyüklüğü nerede ortaya çıkmakta idi? Geride bıraktığı yapıların zarafetinde mi? Dünya mirasına büyük katkıları olan salt edebî eserlerde mi? İçinde yaşamakta olduğumuz, “tek dünyaya” dair klasik kitaplar arasında sağlam bir yere sahip, felsefî, ilmî veya dinî eserlerde mi? Müslüman İspanya’nın bir görünümü, onun zenginliğiyle Batı Avrupa’nın geri kalan yerlerindeki hayatın fakirliği arasındaki uçurumla mı, yoksa onun hem maddî hem de fikrî yüksek kültür öğelerinin Avrupa’ya geçiş kanalı olduğu gerçeğiyle mi önemli ölçüde bağlantılıdır?

İkinci olarak Müslüman İspanya, İslâm dünyasının bir parçası olarak incelenmelidir. O, geniş bir alana yayılmış, bir kültürün parçasıdır ve ana kültür alanıyla kurduğu ilişkilerin niteliği de araştırılmalıdır. O, bu bölgelerle teması nasıl sürdürmüştür? Büyük ölçüde pasif bir alıcı mı olmuş, yoksa İslâm medeniyetine bütün olarak özel bir katkı mı sağlamıştır? Acaba o, İslâm’ın toplumsal bünyesindeki aktif bir hücre olarak kabul edilebilir mi? Diğer taraftan Müslüman İspanya, İber Yarımadasının iklim, coğrafya ve dinlerin birbirine karışması gibi özel koşullarına ne ölçüde uyum sağlamıştır? İkinci dereceden bir soru da, İspanya’nın Kuzey Afrika’yla, Fas ve Cezayir başta olmak üzere bölgeyle ilişkisi hakkındadır. Bu iki bölge, tek bir kültürel alan olarak ne ölçüde İspanya’nın hakimiyetinde olmuştur?

Son olarak da, Müslüman İspanya Avrupalı komşularıyla yakın ilişki içinde idi. O, Avrupa’ya tam olarak ne kazandırmıştır? Onun etkisinin hangi sahalarda izini sürebiliriz ve Avrupalıların İspanya Müslümanlarından hangi alanlarda neler öğrendiklerini görebilir miyiz? Ayrıca Avrupalılar, Müslüman İspanya’ya karşı mukavemet sürecinde gözle görülür bir şekilde etki altında kalmışlardır. Haçlı seferleri, kısmen Mağriplilerin cihadına, karşı bir cevaptır.

Bütün bu meseleler etrafında,  W.Montgomery Watt ve Pıerre Cachıa “Endülüs Tarihi” adlı kitabı yazmışlar, kitap dilimize, Cumhur Ersin Adıgüzel ve Kiyas Şükürov tarafından kazandırılmış.

Küre yayınlarının seksen birinci kitabı olarak basılan çalışma, Endülüs’ün kültürel yönünü ağırlıklı olarak yansıtmaktadır.
Kitapta, Müslüman İspanya’ya duyulan ilgi genel başlığıyla, İslâm fethi; Şam hilafetinin eyaleti; Bağımsız Emevî emirliği; Emevî hilafetinin ihtişamı; Emevî döneminde kültürel kazanımlar; Arap hakimiyetinin yıkılışı; Murabıtlar; Siyasi çöküş döneminde kültürel iletişim; Müslüman İspanya’nın sonu; Müslüman İspanya’nın önemi başlıkları yer alıyor.

 

Kaynak : http://www.dunyayayenisoz.com/Form.php?Sayfa=Yazdir&f=1&id=2952