Entelektüel yayıncılıkta yeni bir açılım.

Hayatımızı ablukaya alan sanal canavar: İnternet

University of California’da uzun yıllar felsefe profesörü olarak çalışmış ve 2018 yılında vefat eden Hubert Dreyfus, fenomenoloji, varoluşçuluk, psikoloji ve edebiyat felsefesi gibi alanlarda çalışmalarını yürütmüştür. Bununla birlikte yapay zekânın felsefi çıktılarına dair araştırmaları da bulunmaktadır. Küre Yayınları’ndan çıkan “İnternet Üzerine” kitabı da bu çalışmalarının bir ürünüdür.

Dreyfus, kitabının girişinde internetin çok yönlü kullanıma sahip devasa bir yapı olduğunu ifade eder. Yazarımızın deyimiyle bu devasa yapının oluşturduğu yeni alanlar sayesinde farklı birçok alanın da doğduğuna tanıklık etmekteyiz. İstihbarat çalışmalarıyla kullanılmaya başlanan internetin bugün dünyanın %67’sinde kullanılması bunun en açık göstergesidir.

İnternetin geleceğine dair beş tahmin

Teknolojinin özü, her şeye erişilebilir olmasıdır. Teknolojiyi optimize hâle getiren internet ise bunun en başarılı örneğidir. Çünkü internet esnek yapıda olmasının yanında insanların birbirine bağlanmasına ve sınırsız bir şekilde bu esneklik ve bağlantıya kapı aralamaktadır. İnternetin sunduğu imkânlar ile Dreyfus, şu beş tahminde bulunmaktadır:

  1. İnternet iktisadî refah konusunda yeni bir çağ açacak,
  2. Tam da aradığımız bilgiyi bize sunacak motorların gelişimini sağlayacak,
  3. Yaygın eğitim sorunlarını çözecek,
  4. Bizi aktüel gerçeklikle temas ettirecek,
  5. Gerçek hayatta sahip olduğumuz kimliklerden çok daha esnek kimliklere sahip olmamızı sağlayan sanal dünyaları keşfetmemizi sağlayacak ve böylece yaşamımıza yeni anlam boyutları katacaktır.

İnternet üzerine tahmin edilen tüm vaatlerin yanında diyebiliriz ki internet yeni ve doyurucu yaşam biçiminin yanında çok laf üretip az mutlu sonlar vermektedir.

Hiperlinklere dair beklentiler

İnternet dünyasında anahtar rol oynayan arama motorlarının işlevlerine baktığımızda kullanıcıların başarılı bir şekilde hedefe ulaşmak için kullandığını görmekteyiz. İnternette yararlı çok miktarda bilgi olmasına rağmen kullanıcılar bu bilgilere gün geçtikte daha zor ulaşabilmektedir. Bu zorluğun asıl sebebi bilginin internet üzerindeki düzeninden kaynaklanmaktadır.

Uzaktan öğretim eğitimden ne kadar uzak?

COVİD-19 salgınıyla eğitim modelimizi kuşatan uzaktan öğretim modeli ile birlikte tüm okullarımız uzun bir dönem kapanmış ve öğrenciler internet tabanlı eğitimi sürdürmüştür. Bu süreç hala devam etmekle birlikte bazı sınıflar yüz yüze eğitime geçmişlerdir. Yazarımız da kitapta uzaktan öğretimin etkililiğini tartışmıştır. Dreyfus, her ne kadar uzaktan eğitimler olsa da iyi bir eğitim için yüz yüze yapılmasının şart olduğunu vurgulamaktadır. Bu görüşünü pek çok eğitimcinin görüşleri ile birlikte güçlendirmektedir. Kendisi ile aynı görüşü paylaşan Amerika Öğretmenler Birliği: “Eğitimci olarak tüm tecrübelerimiz, bir kampüsün ortak kullanım alanlarının lisans tecrübesi için vazgeçilmez olduğudur.”

Bedenden arınmış tele-mevcudiyet ve gerçeğin uzaklığı

Dünya’da hızla seyreden tele-mevcudiyet ve toplumun tecrit olmasına dair hiç kimse “İnternet her yere yayıldığında ne tür bir dünyada yaşayacağımıza dair belirgin sorular sorulmuyor.” diye sitem etmiyoruz. (En azından Stanford Üniversitesi’nden Bay Nie bu durumu sorgulayanlardan).

Bilgisayar güvenliği ve paralel hesaplama alanında uzman olan Eric Brewer “Bilgisayarlar, büyük oranda görünmez altyapısıyla hayatınızı daha iyi hâle getirecek dev bir canavar olacaktır.” sözleriyle bilgisayarların toplumda var olan büyük etkisinden bir nebze olsun bahsetmektedir.

“İnternet, anlatmış olduğumuz tüm bu olumsuzluklarının yanında hakikaten de hayatlarımızı daha da iyileştirecek mi?” diye elbette sormamız gerekir.  Ve yine şunu sormalıyız: Tele-mevcudiyetliği tercih ettiğimizde ne kazanacağız ve ne kaybedeceğiz? Dünya ile tele-teknoloji vasıtasıyla ilişki kurmak bizim tüm gerçeklik hissimiz üzerinde nasıl tesirde bulunmaktadır? Ve insanlar birbirleri ile tele-teknoloji vasıtasıyla ilişkiye girerse ne(ler) kaybedebilir?

Bilgi otobanında Nihilizm: Çağımızda bağlanmaya karşı anonimlik

Nietzsche’nin kavramsallaştırdığı Nihilizm, 19. yüzyıl ortalarında Rusya'da, özellikle genç entelektüel kesim arasında taraftar bularak yükselen ve bu nedenle kendine büyük felsefi akımlar arasında yer edinen bir yaklaşımdır. Kiekegard, nihilizmi düzleştirme olarak adlandırmıştır. Öyle ki Kiekegard yaşadığı yüzyılın tüm halleri ve değerleri dümdüz eden ilgisiz bir düşünüm ve merak dolu olduğunu ileri sürer. Düzleştirmenin sorumlusunu O’na göre kamusal alan ve elinde bulundurduğu basındır. Habermas ise “Son dönem basınındaki çeşitlilik ve yaygınlık, kamuoyunun hükmünü çokluğun ve bayağılığın hükümranlığı olarak belirmeye başlamıştır” sözleriyle kamuoyunun nitel ve nicel dönüşümünü ortaya koymuştur. Bu âlemde herkes, ilk elden bir tecrübeye sahip olmadan ve sorumluluk üstlenmeden tüm kamusal meselelerde bir kanaat sahibidir ve görüş beyan eder. İşte basının niteliksel ve niceliksel yapıp ettiklerinin günümüze yansımaları bu şekilde olmaktadır.

Günümüz bilgi otobanında her şeye, herkes yorum yapabilir (tecrübe hak getire); bir işi sonuçlandırmak hiç mühim değil, mühim olan düşünmek; yazdıkların ve yazacakların üzerine herhangi bir sorumluluğun yoktur; bilgi edinmede alaka veya bağlantı kurmanın hiçbir değeri yoktur; her şeye tam bir karmaşa hâkimdir, baş döndürücü bir hız dünyasının içerisine doğarsınız. Dreyfus, bu noktada bilgi otobanında nihilizmin insan yaşamındaki yankılarının daha uzun yıllar süreceğini iddia etmektedir.

Sanal bedenlenme: Second Life’ta (İkinci Hayat) anlam efsanesi

Sanal bedenlenme ile dünya sakinleri sanat galerilerini gezer, sanal metaları almak için alışveriş yapar, konserlere gider, siber-seks yapar, ibadet eder, derslere katılır, sohbet eder, gayrimenkul alıp satarlar. İkincil hayatlar bize olayları tam olarak yaşamayı değil aşina olmayı, bir şeyleri birebir üretmeyi değil sınırlı bir çerçevede ifa etmeyi ve gerçekten bir iş kurup milyonlarca lira para kazanmamızı sağlamaktadır. Bu noktada Hubert Dreyfus, sanal bedenlerin sunduğu ikinci hayat efsanesinin ham hayalden başka bir şey olmadığını düşünmektedir.

Kitabı okuyunca kendinizi teknolojiye dair ardı arkası kesilmeyen sorular içinde buluyorsunuz. Bilginin, internetin, eğitim ve güvenliğin bumerangında yol almaya çalışan bu kitap ile daha önce sorgulamadan tıklanan her bir sayfaya ‘acaba’ gözüyle bakarken internete ve bilhassa teknolojiye bakış açınız derinleşiyor.

Yakuphan Güleç

Kaynak : https://www.dunyabizim.com/kitap/hayatimizi-ablukaya-alan-sanal-canavar-internet-h42196.html